Ülkemizin gurur kaynağı, başlı başına bir azim ve başarı örneği olan Vecihi Hürkuş’tan bahsetmek isterim.
Vecihi Hürkuş imza attığı ilklerle birçok unvana sahiptir.Bunlardan bazıları:
– İlk Türk uçağını imal eden kişi,
– TBMM tarafından üç kez takdirname verilmiş tek kişi,
– Uçak düşüren ilk Türk tayyareci,
– Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yapan pilot şeklindedir.
Birinci Dünya Savaşı’nda pilot brövesi aldıktan sonra 7. Tayyare Bölüğü’nde Ruslara karşı harekata katılan Vecihi Hürkuş, başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış bu sırada girdiği bir hava muharebesinde de bir Rus uçağını düşürmüştür.Böylelikle de uçak düşüren ilk Türk unvanını almıştır.
Vecihi Bey, daha sonra Ruslara esir düşmüştür. Düşmüştür düşmesine de Hür Bir Kuş’u esir tutmak mümkün mü? Tabii ki de hayır.
Vecihi Bey, Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’ndan yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarıp yurda dönerek 1918 senesi yazının başlarında Yeşilköy’de konuşlanmış 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev almıştır.
9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev yaptığı sıralarda bir av uçağı tasarlamaya başlayan Hürkuş, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla bu tasarımını devam ettirememiş, projesini yarım bırakmak zorunda kalmıştır.
Vecihi Bey, Kurtuluş Savaşı’na da katılmıştır. Katılmasının yanı sıra aktif bir şekilde rol almıştır. Özellikle Sakarya ve İnönü Savaşları sırasında gine çok başarılı keşif ve destek uçuşları yapmış ve yine bir uçağı düşürmüştür. Yalnız düşürdüğü uçak bu defa Ruslara değil Yunanlara aittir. Kurtuluş Savaşı sonrası ise İzmir’de yeni tayyarecilere eğitim vermeye başlar.
Hürkuş aynı zamanda İzmir hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişidir. (Gaziemir-Seydiköy hava meydanı)
Bir gün Vecihi Hürkuş’un uçak yapma hayalleri yeniden canlanır. Bu canlanma Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almasıyla görevlendirilmesinin ve bu görevini başarıyla tamamlamasının ardından uçağa ” Vecihi ” adının verilmesiyle olur.
Günümüzdeki Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı, o zamanlardaki İzmir Seydiköy Hava Mektebi’nde uçak yapma çalışmalarına devam eder ve Yunanlardan 1923 yılında ganimet olarak ele geçirilen motorlardan faydalanarak ilk Türk uçağını yapmayı başaran Hürkuş, VECİHİ K-VI adını verdiği uçağını 28 Ocak 1925’te uçurur.
Bu büyük başarının onurlandırılması ve ödüllendirilmesi gerekirken Vecihi Hürkuş cezalandırılır.
Cezanın nedeni ise Vecihi Hürkuş’un izinsiz bir şekilde havalanmasıdır. O da izin alsaymış bir izin alamamış mı diyecek olanlar olursa hatırlatmakta fayda var:
O zamanlarda havacılıktan anlayan pek kimse oladığı belki de hiç kimse olmadığı için izin alınabilecek, izin verebilecek bir merci yoktu.
Herhangi bir engelin durduramadığı Hürkuş, sonradan askeri havacılıktan ayrılmış, uçak tasarlama ve yapma çalışmalarına devam etmiştir.
Vecihi Bey, ilk Türk sivil uçağını ise 1930’da yapar. Kendi yaptığı ikinci uçak olan bu uçağa ise VECİHİ XIV adını verir. Bu uçağın ise ilginç ve şaşırtıcı bir hikayesi vardır:
1930 yılında Vecihi Hürkuş, Kadıköy’de bir keresteci dükkanı kiralar. Kiraladığı bu keresteci dükkanında yaptığı çalışmalarla üç ay gibi kısa bir süre içinde İlk Türk Sivil Uçağını yapar. Yaptığı bu ikinci uçakla ilk uçuşunu büyük bir kalabalık ve basın topluluğu önünde 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de gerçekleştirir.
İlk uçuşunun ardından Hürkuş, VECİHİ XIV ile önce Yeşilköy’e, ardından Ankara’ya uçmuştur. Daha sonra Uçabilirlik Sertifikası için İktisat Bakanlığına başvursa da 14 Ekim 1930’da aldığı cevap şu şekildedir:
” Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir. ”
Vecihi Bey gine durmamış ve uçağa belge almak amacıyla uçağı sökerek, kiraladığı vagonla uçağın demir yollarından Çekoslovakya’ya gönderilmesi için bakanlık nezdindeki girişimler sonucu müsaade almıştır.Bunun üzerine Vecihi Bey, 6 Aralık 1930’da Prag’a gelmiştir. O geldiğinde uçak daha gelmemiştir.Bu zaman zarfında uçağa ait statik raporu gibi bazı resmi evraklar öncelikle Çek diline çevrilmiştir. Uçak geldikten sonra ise tekrar monte edilmiş, uçağın malzemeleri ve tüm teknik kontrollerinin yapılmasının ardından da uçuşu istenmiş. Bu istekten hareketle tüm uçuş şekilleri denenerek uçuş kontrolü tamamlanmıştır.
Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. Tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce Çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır.
Vecihi Bey’in uçuş müsaadesini alış hikayesi de farklı bir güzelliktedir:
Çekoslovakyalı yetkililer 23 Nisan 1931’de civardaki gazinolardan birinde tören düzenlemişlerdir. Bu törende Hürkuş baş köşesinde ” Yaşasın Türk Tayyareciliği ” yazan pankartla onurlandırılmış ve uçuş müsaadesini almıştır.
Türkiye’ye 5 Mayıs 1931’de dönen Vecihi Bey, aynı yıl o zamanlarda Türk Tayyare Cemiyeti (TTAC) olan günümüzdeki Türk Hava Kurumu (THK) yararına üç defa olmak üzere Türkiye turu yaptı.
Hürkuş, ilk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu 1932’de Vecihi Sivil Tayyare Mektebi adıyla açmıştır. Vecihi Bey bu mektepte ilk bayan Türk pilotu olan Bedriye Gökmen dahil 12 pilot yetiştirmiştir.
Vecihi Hürkuş ayrıca ilk eğitim ve spor uçağını (VECİHİ XV) ve 160 beygirlik Mercedes uçak motorlu deniz kızağını (VECİHİ SK-X) da yapmıştır.
6 Ocak 1896 yılında İstanbul’da doğmuş Vecihi Hürkuş, Gülhane Tıp Akademisi’nde 16 Temmuz 1969 senesinde (73 yaşında) vefat etmiştir.
Milletimizin gurur kaynağı olmuş bir isimdir Vecihi Hürkuş.